Varoluşçu yaklaşımın günümüzde ilgi odağı, dünyada kendini yalnız hisseden ve bu yalnızlıktan dolayı kaygı yaşayan danışanlardır. 

Varoluşçu görüşe göre, varlığımızın değerini bir kerede ve tüm yaşam için belirleyemeyiz. Aksine, kendimizi sürekli olarak yeniden yaratırız. Birey olmak, sürekli varlığımızı keşfettiğimizi ve anlamlı hale getirdiğimizi göstermektedir. Sürekli kendimizi, diğerlerini ve dünyayı sorgularız. Belirli sorular, yaşamdaki gelişimsel aşamamıza göre çeşitlilik gösterse de, ana konu hiçbir zaman değişmez. Sürekli “Ben Kimim?”, “Kimdim?”, “Nereye gidiyorum?” gibi sorulara cevaplar ararız.

Varoluşça yaklaşıma göre insanın içinde bulunduğu koşulların temel boyutları;

  • Kendi farkındalığına varma kapasitesi
  • Özgürlük ve sorumluluk
  • Bireyin kendi kimliğini oluşturması ve diğerleriyle anlamlı ilişkiler kurması
  • Anlam, amaç, değerler ve hedeflerin araştırılması
  • Yaşamın bir koşulu olarak kaygı
  • Ölümün ve yok olmanın farkına varılmasıdır

Kendi  Farkındalığına Varma Kapasitesine Sahip Olma

İnsan olarak, kendi farkındalığımıza varma kapasitemiz olduğundan dolayı kendimizi ifade edebilir ve tercihler yapabiliriz. Buna göre, aşağıda sıralanan alanlarda farkındalığımızı artırırsak, tam anlamıyla yaşama kapasitemizi de artırırız:

  • Hepimiz ölümlüyüz ve yaşamımızda her istediğimizi yapacak kadar zamanımız yoktur.
  • Eyleme geçecek veya hiçbir eylemde bulunmayacak potansiyele sahibiz.
  • Eylemlerimizi kendimiz seçeriz, buna göre kısmen de olsa kaderimizi kendimiz oluştururuz.
  • Anlam otomatik olarak bize bağışlanmış bir olgu değildir; o araştırmalarımızın ürünü ve kendimize özgü amaçların keşfedilmesidir.
  • Temel olarak özgürlüğümüzün bilinci olan Varoluş kaygısı, yaşamın temel bölümüdür; bize verilen seçeneklerle ilgili farkındalığımızı artırdığımız oranda  bu seçimlerin sonuçlarına ait sorumluluk duygumuzu da artırırız.
  • Yalnızlığa, anlamsızlığa, boşluğa, suçluluk duygusuna ve izolasyona maruz kalabiliriz.
  • Diğer insanlarla ilişki kurma fırsatımız olsa da temel olarak yalnızızdır.

Özgürlük ve Sorumluluk

Varoluşçuluğa göre, kişiler seçenekler arasından kendine uygun olanı seçme özgürlüğüne sahiptir. Hiçbir seçeneğimiz olmadığını düşünsek bile, yaşam tarzımız ve geldiğimiz konum, seçimlerimizin sonucudur. Yaşamımızdan, eylemlerimizden ve eyleme geçmedeki başarısızlıklarımızdan kendimiz sorumluyuz. 

Kimlik Bulma Çabası ve Diğerleriyle İlişkiler

Her birimiz, kişisel kimliğimizi bulmak, yaratmak için bir “ben” ararız. Bu otomatik gelişen bir süreç olmadığı gibi cesaret isteyen bir süreçtir.  Birçok insan hayatındaki çelişkileri derinlemesine araştırmak, kendi cevaplarını bulmak ve kendine güvenmek yerine, başkalarının onlardan beklediği davranışları sergilerler. Bu durum zamanla kendine yabancılaşmayı ve varlığın başkalarının beklentilerinde yok olmasını sağlar. Kendini bulmak, yaratmak için diğerleriyle ve kendinle yüzleşme, cesaretle kendi cevaplarını bulmak gerekir. 

Yaşamın Anlamını Bulma Araştırması

İnsanı ayıran özelliklerden biri de, anlamlılık duygusuna sahip olmak ve yaşamda bir amaç edinmek için mücadele vermektir. İnsanları psikolojik danışmaya getiren çelişkilerin altında bu varoluşla ilgili sorular yatmaktadır: Neden buradayım? Yaşamdan ne istiyorum? Bana yaşam amacını sağlayan nedir? Yaşamda benim için anlamın kaynağı nedir? 

Bir Yaşam Koşulu Olarak Kaygı

Kaygı olmadan yaşanılmaz ve ölümle yüzleşilemez. Varoluş kaygısı, yaşamda karşılaşabileceğimiz ölüm, özgürlük, varoluşsal yalıtım, anlamsızlık gibi olgularla yüzleştirilmenin kaçınılmaz sonuçları ile kavramsallaştırılabilir. Bu kaygıyı, özgürlüğümüzü giderek daha çok farkına vardığımızda yaşarız ve bunun sonucu olarak özgürlüğü ya kabullenir ya da reddederiz.

Ölüm ve Varoluşun Farkına Varılması

Varoluşçu, ölüme olumsuz olarak bakmamakta; ancak, ölümün yaşama anlam getiren temel insan koşulu olduğunun farkına varılması gerektiğini savunmaktadır. Yaşam konusunu düşünüyorsak, ölümü de düşünmemiz gerekir. Sonuçta öleceğimiz gerçeğine karşı kendimizi savunuyorsak, yaşam tatsız ve anlamsız gelecektir. Ölüme ilişkin farkındalığımız yaşamın ve yaratıcılığın esin kaynağıdır. Fiziksel ölüm bizi yok etse de, ölüm fikri bizi kurtarsa da, ölüm ve yaşam birbirinden bağımsızdır. Ölümden korkmak aynı zamanda yaşamdan da korkmaktır.     

Duygu Gümüşçağlayan Bayraktar